25 Kasım 2011 Cuma

AKLIM ERMİYOR

Lanet olsun... Lanet olsun... Lanet olsun...
Yoruldum onsuzluktan, ama onunlayken de yorgundum onunla olmaktan....


Anlamadım gitti. Anlayamıyorum ve aslında boşuna çabalıyorum anlamak için. İşte tamda bu yüzden imkânsız olduğu için vazgeçilemez ve gizemli olduğu içinde dikkatim hep onda. Ama ben böyle düşünmemiştim. Ben sandım ki yani sandım ki; iki gün üzülürüm sonra eski olur, hele birde üstüne yeni yaşanmışlıklarda eklen dimi mazi olur unutulur unutulur unutulur sandım.
Lanet olsun ki işte öyle olmadı. Dosta düşmana karşı güçlü durdum ama ben bana kalınca zavallıyım. Umutsuz vakayım. Çok aşığım çok. Çok acı çekiyorum çok. Ve üstüne üstlük çok canım yanıyor. Deliriyorum. Boğuluyorum. Bunalıyorum. Duvarlar üstüme üstüme geliyor. Çivi çiviyi söker diye kendimi başka bir erkeğin kollarına atmak istiyorum. Unutmak istiyorum. Onunla gezdiğimiz yerleri patlatmak haritadan silmek istiyorum. Onun söylediği sözleri lügattan çıkarmak istiyorum. Onu hatırlatan her bir şeyi yok etmek yakmak yıkmak istiyorum. O ve ona dair ne varsa hafızamda ameliyatla aldırmak istiyorum, yüreğimdeki sevgi köklerine lazer epilasyon yaptırmak istiyorum
.
Ama sonra hem kendime yediremiyorum. Hem böylesi duygulara kıyamıyorum. İnsan gerçekten sevdi mi? İnsan aşık olunca yani; mantık aramamalı ama öyle olmuyor, böylede olmuyor…


Ben hep sarışınlara özenmişimdir. Güzellikten başka meşgalelerinin olmaması. Ve şu hayattaki yegâne işlerinin ( gönlünü hoş tuttuğu adamın limitsiz kredi kartıyla tabiki ) akşama kadar o ayakkabıcı senin bu kuaför benim olması. Ve tek en büyük derdlerinin kırılan orta tırnakları olması…


Neyse işte. Sonrada kendi kendime dalga geçerdim; ‘boş ver zaten senin ruhun sarısın!’derdim. Maalesef öyle değilmiş, öyle değilmiş işte kazın ayağı… Bazen çok bilmek ya da çok okumak ya da ne biliyim hayata ciddi anlamlar yükleyip entelektüel pozlar vermek iyi bişi deilmiş. Belki de o aptal sarışınların bu hayatta bir gaileleri yok. Öyle gelmiş böyle gidiyorlar hiçbir şey üretmiyor ve hiçbir çaba sarf etmiyorlar ama mutlular. Üretmeden tükettikleri halde mutlular. Hayat basit! Bir adam gittiği zaman üzülmek için fırsatları bile olmuyor. Köşeyi dönen son model marka bir jepe yansıyan güneş ışığı gözlerini kamaştırıyor. İçindeki kalın cüzdanlı kodaman adamın nitelikleri hiçbir önem taşımıyor.


Bende mutlu olmak istiyorum. Böyle olmuyorsa; mutlu sarışın olmak istiyorum.!!!





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder