8 Aralık 2011 Perşembe

HOŞÇAKAL






Bazen hoşçakal demek, diyebilmek gerekiyor. Bu hem bir irade sınavı hemde bir tür kendine olan saygının yerinde kalması demek ... Olmayacak duaya amin dememeyi bilmek gerekiyor bazen.Evet sevgi ,aşksa mevzu bahis her şey mubah . Hiçbir şeyin hiçbirkimsenin ,toplumun bakış açısı yada nebiliim baskısı , yargısı bunların hiçbir önemi yok.  AMA önemli olan asıl önemli olan aynaya baktığında kendine hesap verebilmen , iç hesaplaşmalarından (ne kadar uzun sürerse sürsün) vicdanın rahat çıkabilmen. Kendine olan saygından bi nebze olsun kaybetmemiş olarak çıkabilmen.


Herşeyi yakmak kolay. Ve hatta yakılacak birşey bile yok zaten. Çünkü sevgilinin yanında olmak, onun nefes alışlarını duymak, ona dokunmak, ona bakmak zaten dünyanın en güzel olayı. En büyük duygusal tatmin. ve duygusal anlamda doydugunuz zaman yemek bile yemek istemiyorsunuz.Ve mahrumiyetler de önemsiz. İşte bu yüzden birşeyleri feda etmiş olmuyorsun onun için ,onunla olmak için. aksine kendine bu hayatta yapıp yapabilecegin en büyük iyiligi yapmış oluyorsun.Kendini bu dünyada gelmiş geçmiş en büyük yalan olan aşkın kollarına bırakıyorsun. Ondan başka herşey önemini kaybediyor zaten işte bu yüzden bu bir mahrumiyet diil bir tür serap bir tür cennet...Bu sebeple de ; anlayamıyorum ' yak gel!' ifadesini. Eger ona kavuşmak için birşeyleri yaktıgını düşünüyorsan zaten lütfen zahmet edipte yakma!


Bir şekilde hepimiz mutlu olmak istiyor, mutlulugun peşinden koşuyoruz. ben ise son zamanlarda kontrolden çıkan duygularımla ugraşıyorum.Aşk başa bela.Hepimiz gerçek aşkın peşinden koşuyoruz.Kime aşık olacagımızı seçemiyoruz.Belkide seçebilseydik bütün problem ortadan kalkardı.Aşık olduktan sonrada daha tadını çıkaramadan nedenli-nedensiz yerli-yersiz bir sürü abidik kubidik soruların hucumuna uğruyor,hemen aklımızla yüregimizin arasına sıkıstırıveriyoruz aşkımızıda ,kendimizi de.
Mesela; aşık oldugum insan hem bu dünyadaki en sevdiğim en önemli insan benim için hem de en nefret ettigim insan.Neden mi?


      Seviyorum çünkü; deliler gibi aşığım ve böylesi duyguları tattırdığı için.Koşa koşa gidiyorum her buluşmamıza.Heyecandan kap krizi geçirip ölmediğimi anlayamıyor ve kalbimin yerinden hala çıkmayışına şaşırıyor ve seviniyorum.Ona bakmaya doyamıyorum.O bana baktıgında yer yarılsın da içine gireyim Allah'ım diye dualar ediyor ,kızarıp bozarıyor elimi ayagımı nereye koyacagımı şaşırıyorum.Ama diger yandan da hep bana baksın, hep dokunsun, o çok sevdiğim ellerini üstümden hiç çekmesin istiyorum.Yanımda telefonuyla bile ilgilenmesine tahammülüm yok,böyle zamanlarda elinden telefonu alıp ''telefonla diil benimle ilgilen!'' dememek yada o dikkatini çeken şeyi kırıp atmamak için ciddi bir efor harcıyorum.Onun gözleri dünyanın en güzel gözleri. Sesi dünyadaki en buyulu ses.Korkuyorum bazen çünkü ne söylese yapasım geliyor.Kaliteli bir insan.Ayrılıp yıllar geçse bile unutmayacağım 'iyi ki hayatımdan geçti,iyi ki onu tanıdım' diyebileceğim insanlardan. Beni anlıyor. Kadınlığını gururumu istedigi zaman çok güzel okşamasını biliyor.Daha da yazmak istemedigim bir sürü şey ... :))


        Nefret ediyorum çünkü; ben artık ben degilim.onun dışında dünyanın, insanların,kuralların ve kurallarımın önemini bu kadar kaybetmesi normal değil ve üstelikte bunun ne bana ne ona nede ilişkimize bir faydası var.hatta zarrarı var. kendimi yada isteklerimi değil onu 1. sıraya koyuyorum her zaman ve  nasıl olursa ne olursa razıyım yeter ki onunla olayım. Böylesi bir teslimiyeti kabullenemiyorum.birinin gelip de paşa gönlümün orta yerine umarsızca, izinsizce böyle kurulup aklımı  fikrimi bedenimi  kontrol altına almasını kabullenemiyorum.Eğer böyle duygular esaretler yaşanacaksa her iki tarafta bu duygulara mahkum olmalı, bence o böyle yoğun hisler yaşamıyor. Bu çok adaletsiz. Sırf bu bile ondan nefret etmem için  büyük bir neden.Onun yanında olmak için çıldırıyorum ve kınadıgım aşırı bulduğum tüm davranışları sergilerken buluyorum kendimi. En kötüsü de galiba onunla olabilmek pahasına her geçen gün onurumu ve gururumu parça parça edip aşkıma kurban ediyorum.En büyük korkum bunları tek taraflı yaşıyor olma korkusu.Zaten benim gibi hissetmesi imkansız ama benim onu önemsedigim , sevdigimin 10/2 si kadar sevse beni yeter diyecek kadar acizleşebildigim için nefret ediyorum. Ketumluğundan, gerçekleri paylaşmamasından nefret ediyorum. Karşısında kendimi ifade edemediğim bunları ve daha birçok şeyi konuşamadığım ve buna sebeb olarak gördügüm ona olan bu kontrolsüz düşkümlügüm yüzünden nefret ediyorum. Beni anlamadıgı için.Beni daha çok sevmedigi için. Bizim için birşeyler yapmadıgı için ve hatta bundan önce ''biz'' diye bir şeyi benimsemedigi için.ve daha yazmak istemedigim bir sürü şey ... :((




            Ama bazen hoşçakal demek ,diyebilmek gerekiyor. Sen beni böylesine ezerken, üzerken beni kendi hesaplaşmalarına kurban ederken, benim yapmam gereken hoşçakal demek.Şizofren sancılar içinde kıvranacağım belki ama kendine dürüst, vicdani hür bir insan olacağım.Keşke herşey başka türlü olsaydı.Ama senin istedigin türlüsü hazmedilemez bir durum.Bana verdigin degeri bilememek. Kedine verdiğin degerle bana verdigin degeri kıyaslarken  bulmak kendini inan yaşanılası, yenilir yutulur cinsten değil. Seni her düşündüğümde ;kendimi dersine çalışmamış avuçlarının içi terleyen, kalbi cılız cılız çarpan yeni yetme bir talebe gibi hissediyorum.Kafamda sana ve yaşadıklarımıza ve yaşayacaklarımıza en önemliside yaşamak istediklerime dair cevabını bilemediğim , bulamadığım bol şıklı sorular var.Ve sen de hiç yardımcı olmuyorsun.


Ve ben artık birşeyleri çok zorladıgımı düşünüyorum.Gidenler bitirmezler aşkı.Kalanların aslında zaten orda olmadıkları için biter. Böyle yaşanmasındansa kesip atmak gerekir bazen.Çocuk oyununa döndü bu iş ve ben oyunlar oynamak için baya bi büyüdüm.Senin küçülme çabalarına malzeme olmakta canımı yakıyor.Bende seni güzel hatırlamak istiyorum.Beni güzel hatırla istiyorum.Bir sözün bile yeterdi her şeyi degiştirmeye, degiştirmedigin için gidiyorum. Beni gitmek zorunda bıraktığın için gidiyorum.Aslında hiç gelmediğin için gidiyorum.


Tek sorunum sensizlikle özleminle nasıl başedeceğim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder