Gene yazilarima, yazmaya siginmaya başlamak hem üzüyor beni , hem de sevindiriyor. Çünkü yazmaz isem delirecegim. Anlatamadiklarimi yazarak, rahatlama yöntemine siginiyorum. Ama yazmak güzel. Bari bunun ile teselli bulup rahatlayayim istiyorum.
Çok yorgunum. Ama öyle böyle değil. Çok ıssızım. Çok yalnızım. Kalabalık sayılabilecek bir ailenin üyesiyim. Yanında rahatça konusabilegim, kendim olabilegim arkadaşlarım var. Yanında osurabildigim bir sevgilim de var üstelik.
Ama benim istediğim bu değil ki!!!
İstediğim farklı bir şey. İstediklerimi konuşamayan , yaşayamayan, yaşadıklarını ise sindiremeyen biriyim ben.
Ordan bakınca zavalliya mi benziyorum, yoksa caresizligine hapis -kendi kapanina sıkışmış bir sıçana mi benziyorum? Yada hangisi ötekisinden daha kötü?
Bunu ben de bilmiyorum. Bilmek te istemiyorum. Bilsemde ne değişebilir ki? Gücüm yetmiyor bazı şeylere.
Siz hiç çaresiz kaldınız mi? Basit şeylerden bahsetmiyorum. Gelip geçici caresizliklerden diil bu söylediğim! Bir dönüm noktası. .. Üstelik sadece benim için de değil, bir sürü insani da içine çeken bir tür girdap.
Hakkım var mı kimseyi uzmeye. Nevrotik gibi yazıyorum. Belkide gibisi fazla !!!
Kim söyleyebilir ki öyle olmadığımı. Pesimist ve nevrotik bir manyak miyim acaba? Bunu bilemem, bu karar yetisine de sahip diilim hatta. Ama bildiğim birşey varsa; ben bencil diilim. Kendimi düşünerek insanları da mutsuzluga sürüklemek istemedigimden bu ızdırap hallerim. ..
Bu iyi birsey mi? Bana sorarsanız boktan birsey. Kendime attığım yüzlerce kaziktan bir tanesi gibi görülse de ; en ağırı en yaralayan, en kavurani, en yıkanı, en tüketeni...
E hadi ama toparlanma vakti. Gözünde yaş kalmadı bir varliktan sebep. Ama değer. Lütfü da başım üstüne, lutufsuzlugu da...
Ben senin yerine de sevmeye çalışıyorum ama olmuyor, bari, bari sen benim yerimede sevvvvv...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder