23 Ocak 2012 Pazartesi

Rüzgar yiyen kiz...


Bütün gece rüzgar vardı. Ben yürüdüm yollarda. Rüzgarı icime çektim.icimdeki fırtınalar gercek bir rüzgar görsünler de yarışsınlar istedim,rüzgarı icime çektikce çektim. Rüzgar yedim bu aksam. Bu aksam sokaklarda dolaştı rüzgar yiyen kiz.
Biçare bir çaba içersinde kafasında ki sorulara cevaplar aradı gine,yine,yeniden. Nafile tabi bu arayışlar. Çünkü ; insan cevabını zaten bildigi sorulara cevap arama girişimine giriyorsa aslında kendini kandıracak başka çıkış yolları ariyordur. Ne care ki kendini kandıracak mazeretler bulamayınca ne care. Fakat oasıl bildigi ama inanmak istemediği daha dogrusu kabullenemedigi gercekler bir tokat gibi çarpıyor yüreğine,beynine...
Ama onlar gercekten varlar. Gercekler. Maalesef her daim,her
dakika,her saniye kafamın içindeler.

Hangisi daha kolay bilemiyorum.
Gercekleri görmezden gelip bir yalanı yasamak mı yoksa gercekleri tüm acimasizligiyla kabullenip o koca egonı ezip bunlarla yuzlesebilmek mi?
Üstadın biri şarkının birinde diyor ki; "Doğarken ağladı insan bu son olsun bu son."
Mümkün mü bu? Mümkün olsaydı da tüm sorunları çözer miydi acaba? Acabalarla tüketiyoruz ömrümüzü yazık!

Daha fazla düşünmenin derinleşmenin manası yok. Bu sorularında sonu yok. Oysaki zaman cok değerli . Ayrıca ciğerlerim rüzgara doydu,ziyadesiyle rüzgar yuttum bu aksam. Fazlası zarar ...

Sizlere karli ve romantik bir kartepe gecesinden sicak rüzgarli bir İyi geceler diliyorum. Sizlerin sag elini sol eliyle avutanlardan olmamaniz dileklerimle... Görüşmek üzere ...

5 yorum: